"ELVIS
YAŞIYOR & LONDRA'DA!"
(Yazan:
Hıncal Uluç)
(Hıncal Uluç'un 21 Kasım 2004 tarihinde Sabah Gazetesi'ndeki "Hıncal'ın
Yeri"
adlı köşesinde yayınlanan yazısını kendisinden izin alarak yayınlıyoruz.)
"Elvis is alive & In London!.." "İşte bu"
demem için yeten şifre buydu.. Hüseyin'in kendisine binlerce teşekkür
borçlu olduğum asistanı Burcu'yu arayıp "Bunu seyretmeliyim" demem
için..
"Elvis yaşıyor"du, reklam spotu.. "Elvis yaşıyor ve Londra'da.."
O zaman ben de orda olmalıyım.. Jail House Rock Elvis'in ayni adlı filminden (1957) müzikal olarak
sahneye aktarılmış bir şov..
Hapishanede gitar çalmayı öğrenip çıkınca dünya çapında bir şöhret olan
gencin öyküsü..
Kimin umurunda bu hikaye.. Oyun aslında Rock'n Roll'un öyküsü.. 21 mart
1952'de düzenlenen ilk Rock konserinden
bu yana.. Tanıdığım en büyük Rocker Haşmet'le (Babaoğlu) izlemek vardı..
Are
You Lonesome to Night'ı dinlerken Mehmedimi özledim.. Büyükada'da bir çamın
altında yatan sevgili Mehmet Bari'yi.. Bu şarkıyı dünyada en kötü söyleyen
adamdı.. Ama nasıl sever, nasıl içten söylerdi..
500 Miles..
old heart is gonna rise again..
Suspicious mind.. İlle de You are always on my mind!.. Telefonumu gizlice
açsam.. İstanbul'un numarasını çevirsem ve dinletsem "İşte bu" diye, o dünya
güzeline..
Daha ne Elvis şarkıları..
Ve de kıyametler koparıp tüm salonu ayakta dans ettiren final..
Tutti Frutti..
Harika bir geceydi.. Fame.. Bu yılların müzikalini bir türlü izleme fırsatı
bulamamıştım. Onuncu yılında yakaladım..
Filmi ve dizisi bile oldu.. Bir konservatuardaki gençlerin öyküsü.. Müzik
harika.. Danslar harika.. Gençler nasıl oynuyorlar..
Bayıldım.. Bayıldım..
Bat Boy, listemde yedekti.. Mamma Mia idi, asıl şov.. Abba müzikleri ile.. Ama 3
aylık biletleri satılmış.. Geç kalmışız..
Bir de Producers.. Broadway şovu baş rolündeki Nathan Hale ile gelmiş.. Mel
Brooks'un Hit müzikali.. Ben orada iken galası yapıldı daha.. O da bir daha
sefere..
Bu yüzden yedek Bat Boy'u almış, Burcu..
Çok güzel danslar.. Müthiş bir müzik.. Salonun yarısı boş.. Salon da ne salon..
Tanıtım broşüründe "Oyun başlamadan içinde bulunduğunuz tiyatroya bir bakın"
diyor..
Bu ne güzelliktir.. Santim santim işlenmiş bir yapı Shaftesbury Theatre..
Londra'nın En Güzel Binaları listesi ile korumaya alınmış..
Peki niye boş salon?.. Niye oyun yakında perdeleri kapayacak?..
Annesi insan babası yarasa bir genç bulunur bir mağaranın derinlerinde ve
kasabaya getirilir. Birinci perde nefis bir komedi.. İkinci perde sanki ayrı bir
oyun.. Kan revan içinde.. Cinayetler.. Seks.. Vahşet..
Hatta ensest.. Kardeş sevişmesi..
Birinci yarıyı 5 yaşında bir kız çocuğu zevkle izler.. İkinci yarı için 21 yaş
sertifikası gerek nerdeyse.. Belli Londra halkı bu ikilemi sevmemiş..
***
West End'de 43 tiyatro var.. Çevresi ile 56!.. Böyle bir dünya şov merkezi
orası.. Ali ile yürüyoruz, tiyatro sokaklarında..
"Kaç yaşndasın Ali" dedim.. "52" dedi.. "Şu tiyatronun afişine bak" dedim..
"Agatha Christie'nin Fare Kapanı.. 52'nci zafer yılı!.."
"Sen doğduğun yıl başlamış Ali" dedim.. "Açıldığı gecenin oyuncularının yarısı
hayatta yok bugün.. Ama 20 bininci temsili geçtiler.."
Londra'da tiyatro bu işte.. Ve bu Londra'da tam 21 gece, bir Türk Dans
Tiyatrosu Anadolu müziği ve Anadolu adımlarını, tek koltuk boş kalmadan
sürdürüyor!..
Zafer!..
|