"ROCK'UN
50. YILI KUTLU OLSUN!"
(Yazan:
Mansur Forutan)
(Mansur Forutan'ın 26 Mayıs 2004 tarihinde Sabah Gazetesi'ndeki "Elalem"
adlı köşesinde yayınlanan yazısını kendisinden izin alarak yayınlıyoruz.)
|
Ne acıdır ki cennet vatanda kendini ifade etme elemanları
araba, cep telefonu, giyim kuşam ve taraftarlık dışına çıkmıyor.
Çeşitlilik yok denecek kadar az. Merak yok. İlgi alanını besleyecek
unsurları hayatına sokmak adına vatandaşın bir çabası da yok.
Dün yolculuk sırasında rock'un 50. yılını kutlamak için hazırlanmış
Rolling Stones dergisinden söz etmiştim. Beatles'dan Elton John'a, Led
Zeppelin'den The Doors'a onlarca figür hakkında muhteşem bir derleme
yapmışlar. Üstelik işi işe yaptır modeliyle. Yani Elvis Presley
hakkında U2'nun Bono'su yazmış, Muddy Waters hakkında ZZ Top'tan Billy
Gibbons yazmış...
Başka dergilere geçtim sonra. Hepsi rock'un 50. yılı üzerine muhteşem
sayılar hazırlamışlar. Karıştırdıkça, yok olup gittiğini düşündüğüm
birçok grubun hâlâ albüm çıkarıp, konserler verdiğini öğrenince; hem şad
oldum hem de şaşırdım. Ersen ve Dadaşlar'ın albüm çıkarıp tura çıkmaları
gibi bir şey bu.
Var olmaları, talep edildikleri anlamına geliyor. Eskisi gibi olmasa da
plakları satılıyor, ufak salonları doldurabiliyorlar.
Bu aynı zamanda çeşitliliğin ne kadar çok olduğu anlamına da geliyor.
İnsanlar kendilerini ifade etmek için hatları keskin sayılabilecek
tercihlerde bulunur. Tercihlerin ne olduğu önemli değil. Önemli olan
yaptıkları tercihe tutkuyla olmasa bile sarılmalarıdır. Dahası zamanla
da değişebilir...
Biri rock dinler, öteki hiphop'a tapar, biri tenis oynar, öteki pul
biriktirir, biri hayvan besler, öteki Tarantino'dan nefret eder...
FARK ETMEZ...
En sevdiği adam Tarkan olsa gidip CD'sini almaz.
Televizyonda klibi döner nasılsa diye düşünür. Dönmese de fark etmez,
bir yerlerde denk gelir nasılsa.
İnsan yaşamı fark etmez üzerine kurulduysa renksizleşir, sıradanlaşır.
Bir şeyler mutlaka fark etmeli!
Çeşitlilik olmalı ve bu çeşitlilik yaşatılmalı. İster rock olsun, ister
Türk sanat müziği, ister tespih koleksiyonu olsun, ister gazoz kapağı
koleksiyonu...
Rock'un 50. yılı benim için herhangi bir şeyin 50. yılını kutlamaktan
çok daha önemli. Ben kendimi sevdiğim gruplarla, bir milyon kez
dinlemekten bıkmadığım şarkılarla ifade edebiliyorum çünkü. Ayna
karşısında çaldığım hayali gitarın verdiği zevki anlatamam.
Ritchie Blackmore'un, James Dio ile bir kez daha Rainbow çatısı altında
bir araya gelme ihtimali beni fena halde kızıştırıyor. Bir 4x4 mü, yoksa
Rainbow konseri mi?
Seksenlerin ortasında dağılan Quiet Riot gibi sıradan bir grubun
vokalisti Kevin DuB- row'un bir sokak arasında öldüğünü düşünürken, yeni
bir albüm yaptığını öğrenmem beni fena halde mutlu ediyor. Bir koli yeni
cep telefonu mu, yoksa DuBrow'un yeni CD'si mi?
Saçma da olsa, yanlış da olsa fark etmeli...
Ve rock tarihinin en baba albüm adıyla bitirelim: For Those About To
Rock We Salute You...
|