"ROCKABILLY
ve TEDDYBOYLAR"
(Yazan: E.
Saygın Dereli)
“Asi
bir görünüş, briyantinli saçlar, hot rod arabalar...”
1956 yılı yapımı
kült bir filmden bir sahne gibi değil mi? Sanki her an Elvis de
elinde gitarıyla belirip, sallanmaya başlayacak gibi geliyor insana. Ülkemize
uzak bir akım olsa da, bu geleneği ister teddyboylar ister rockabillyler
günümüzde de yaşatıyorlar. Peki ama kimdir bu rockabillyler, bu teddyboylar?
Yaşattıkları kültür neye benzer? Neler yaparlar?
Her
şeyden önce elbette Elvisvari görüntülerinden de anlaşılacağı gibi hepsi
Elvis’i severler. Bir çoğu için Elvis efsanesi 1954'de başlar. Ve Sun
Records günleri bitene kadar bu efsane devam eder. Onlara göre Elvis
çok önemli bir akımın
öncüsüdür. Ancak onlar için şunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Onlar
Elvisi şarkılarından çok karizması için severler, birçoğu Elvis’in
sonraki dönem şarkılarını sevmez, ama onun tutkusunun peşinden giden popüler
olmayan yorumcuları dinlemeyi, kendi yıldızlarını yaratmayı severler.
Onlar rock'n roll'un enerjik, ham, işlenmemiş, otantik şarkılarını severler.
Rockabilly’nin bir hybrid –melez- müzik olduğunu bildiklerinden
çoğu rockabilly'nin kökleri olan hillbilly, western swing, bluegrass,
outlaw country yanı sıra derin Missisipi deltası blues'u dinlerler. Bu
kadarını zaten görünüşlerinden hepimiz kolaylıkla anlıyabiliyoruz. Peki
ya bu kültürler nasıl doğdu?
Rockabilly
kökleri Amerika'da Dixieland olarak bilinen Mississipi deltasında
doğmuştur. Neden burada doğduğunu açıklamak için bu bölgenin tarihine
bakmak yeterlidir. Amerika'da siyah nüfusun en çok olduğu, en çok ezildiği
bölgedir burası. Siyah ve beyaz ırk çok uzun zaman boyunca birbirlerine
diş bileyerek yaşamışlar. Ancak aynı zamanda gizli bir müzik alışverişi
içinde de bulunmuşlar. 1940'lara kadar iki toplum arasındaki mesafe, müziklerin
etkileşimleriyle yavaş yavaş birbirine yaklaşmaya başlamış. Country'nin
içine giren Blues kalıpları Bluegrass'ın doğmasına yol açmış. Blues
ağır havasını hafif hafif yumuşatmış. Bu yıllarda alttan gelen yeni beyaz
jenerasyon artık klasik country'nin kalıplarından kurtulması gerektiğine
inanır olmuş. İlk dönem rock'n roll yıldızlarına baktığımızda hepsinin
Hank Williams, Merle Travis, Lefty Frizell gibi country idollerinin
yanı sıra Howlin' Wolf, Lightnin' Hopkins, Screamin' Jay Hawkins
gibi siyahi idolleri de olduğunu görüyoruz.
1950'lerin
başında birçok country şarkıcısı artık daha enerjik country kayıtları
yapmaya başlamıştır. Rock'n Roll'un primitif örnekleri olarak da kabul
edilen bu kayıtların başlangıcı Delmore Brothers'a kadar gider. Çok kısa
bir zaman sonra da Billy Lee Riley, Bill Haley & his Comets'in
ilk kayıtları ilk rockabilly kayıtları olarak kabul edilir. Elvis'e kadar
temellerini yavaş yavaş oluşturan rockabilly, Elvis'in ilk Sun kayıtlarıyla
beraber bir fenomene dönüşmüştür. Bu zamandan çiçek çocukların ortaya
çıkışına kadar geçen süre rockabilly'nin Amerikan radyolarında ve müzik
kutularında en çok çalındığı zamandır. Rockabilly tutkunları bu yüzden
çiçek çocukları pek sevmezler.
Elvis
fırtınası plak şirketlerini Elvis gibi şarkı söyleyebilen yeni gençler
aramaya itti. Bu amaçla çeşitli ses yarışmaları ve organizasyonlar yapılmaya
başlandı. Bu yarışmalardan birine örnek olarak Roy Orbison'ın keşfedildiği
Get Hot or Go Home'u gösterebiliriz. Bunun yanında 1940'lardan
beri ülkenin çeşitli yerlerinde düzenlenen ve tüm Amerika'da yayınlanan
country festivallerinde - Louisiana Hayride, Big D Jamboree gibi-
artık yerel şarkı yarışmalarında dereceye giren rockabilly şarkıcılarına
da yer verilmeye başlandı. Elvis'in yanı sıra, Johnny Cash, Warren
Smith, Gene Vincent, Ronnie Hawkins, Wanda Jackson, Carl Perkins, Belew
Twins gibi bir çok rockabilly bu festivallerle tanındılar. Bir de
Eddie Bond gibi bu dönemle beraber country’yi bir kenara bırakarak
rockabilly şarkı söylemeye başlayanlar vardır. İlk dönem rockabilly gruplarına
baktığımız zaman kontrabas ve özellikle büyük kasa Greatsh
gitarların bu dönemde çok kullandığını görüyoruz.
Elvis'in
Avrupa'ya askere gitmesi ve Buddy Holly'nin bir uçak kazasında
ölmesi sonrası Rockabilly Amerikan radyolarında daha az çalınmaya başladı.
Ve bu boşluğu çiçek çocuklar doldurmaya başladılar. Amerika'da popülaritesini
kaybeden birçok rockabilly şanslarını Avrupa'da ve ilk durak olarak da
İngiltere’de denemek üzere uzun turnelere çıktılar.
Teddy Boy Hareketi
II.
Dünya savaşından sonra ABD ekonomisinde 1950’lerde başlayan hızlı tüketim
İngiltere’ye ancak 1960’ların başında geldi. Bu tarihten itibaren İngiltere’de
iş güç sahibi gençler ekonomik olarak artık daha iyi giyinme, motosiklet
alma, veya eğlenceye daha fazla para harcama lüksüne sahip konuma geldiler.
Bu nesil gençliğinin giyim stilleri tamamen ailelerini şok etmeye endekslenmişti.
İngiliz gençlerinin
bu dönem giydikleri kıyafetlerin en dikkat çekici olanı Edward
stili frak ceketlerdi ,ki aslında çalışan gençlerin böyle bir ceket giymesi
çok abiyane bir durumdu. İngiliz kralı Third Edward’la (ki İngilizler
Third Edward’ı Ted olarak kısaltırlardı) bütünleşen bu stil ceket
giymeleri neticesi İngiliz basını bu gençlere Teddies adını verdi. Teddyboys
erkek Teddy’ler için, Teddygirls’de bayan Teddy’ler için kullanılan terimler
halini aldı. Bunun yanında süet ayakkabılar, gevşek bağlanmış ince kravat,
metal saç tarağı, erkeklerde briyantinli yağlı saçlar (kalın ve uzun favoriler).
Bayanlar ise saçlarını arkadan toplayıp, 1950 stili kabarık etekler giyip,
üzerilerine ekseriya deri ceket giyiyorlardı. Aslında giyim kuşam ve müzik
zevki olarak bu gençler 1950’li yılların Amerikan gençlerini andırıyorlardı.
Rock Around the Clock, The Wild One gibi filmlerde bu akımın
tüm Avrupa’ya yayılmasını kolaylaştırdı.
Gene
Vincent & Eddie Cochran'ın uzun soluklu Avrupa turneleri Avrupa'da
rockabilly müziğine olan sevginin artmasına neden oldu. Avrupalılar zaten
Elvis sayesinde bu müziği seviyorlardı ve Tommy Steele, Cliff Richard
and the Drifters, the Shadows, Billy Fury, Marty Wilde gibi İngiliz
rocker’ları 1950’lerin sonunda İngiltere’de çok sevilmekte idiler. Teds’ler
de kendilerini en iyi ifade eden müziğin rockabilly olduğuna karar verdiler.
İşte bu dönemde Amerika’da popülaritesini kaybetmiş birçok rockabilly
Avrupa’da krallar gibi karşılanıyordu. Ray Campi, Janis Martin, Johnny
Carroll, Mac Curtis, Sleepy LaBeef bu Amerikalı rockabilly’lerin sadece
bir kaçıdır.
Bundan 10
sene öncesine kadar ABD’nin güneyinde Dixieland, Texas ve Avrupa’nın birkaç
metropolü arasına sıkışıp kalan rockabilly bugün internet’in de yayılmasıyla
artık tüm dünyaya yayılmış durumda. Amerika, Avrupa ve Avusturalya’nın
çeşitli bölgelerinde yapılan bir çok festivalle artık Elvis’in çocukları
devraldıkları mirası kuşaktan kuşağa aktarmaktalar.
|