"ELVIS
NARKOTİKÇİ OLMAK İSTEMİŞTİ"
(Yazan:
Sevil Atasoy)
(Sevil Atasoy'un 4 Şubat 2007 tarihinde Hürriyet Gazetesi'ndeki "Delil
Avcısı"
adlı köşesinde yayınlanan yazısını kendisinden izin alarak yayınlıyoruz.)
"Elvis
21 Aralık 1970 günü kral, aile
fotoğraflarını ve savaştan kalma 45’lik Colt tabancasını özenle
paketledi, siyah kadife ceketinin altından gözüken, yakaları kalkık kar
beyazı gömleği, altın kaplı kemeriyle başkanı ziyarete gitti.
"Uyuşturucu bağımlılığı ve komünistlerin beyin yıkama yöntemlerini iyice
araştırıp kararımı verdim. Narkotik polisi olmak istiyorum" dedi.
"Üzgünüm", diye yanıtladı başkan. "Kral olsan da, narkotikçi olamazsın."
Kral, yedi yıl sonra öldü. Kanında uyuşturucu ve uyarıcı birçok madde
buldular. Adı Elvis Presley’di, başkanınki Richard Nixon.
Elvis, parmağına 50 bin dolarlık nişan yüzüğü taktığı, yarı yaşındaki Ginger
Alden ile bir süredir gündüzleri uyuyup, geceleri yaşıyordu. Bu tersine dönmüş
biyolojik ritmin nedeni, ünlü müzisyene rahat vermeyen hayranlarıydı. Yılın
başından bu yana 63 konser vermişti. Şişmanlamıştı. Sıklıkla başı ağrıyordu.
Bağırsaklarından şikayetçiydi. Uyuyamıyordu. Yorgundu. "Siyahların müziğini
çalan ırkçı beyaz" eleştirileri onu üzüyordu.
15 Ağustos 1977 gece
yarısı, Ginger’le birlikte dişhekimine gitti. Sabaha karşı, 20 yıl önce 100 bin
dolar ödeyerek satın aldığı "3764 Güney Bellevue Bulvarı" adresindeki Graceland
malikanesine döndüler. Racketball (dört duvarla oynanan duvar tenisi) oynamaya
başladıklarında sabah saat 5’ti. Elvis, mavi pijamalarını giyip "Sen yat.
Banyoda biraz kitap okuyup geleceğim" dediğinde, saat sabahın 7’siydi.
Ginger, 16 Ağustos
günü öğle üzeri uyandı. Elvis’in yanına hiç gelmediğini fark etti. Bir-iki kez
seslendi. Yanıt alamayınca, kalkıp banyoya gitti. Mavi pijamalı adam kusmuştu,
yüzünü uzun tüylü halıya gömmüş, boylu boyunca yatıyordu. Tuvalette otururken
fenalaştığını düşünen genç kadın, telaşla güvenliği çağırdı. Bir ambulansla
Baptist Methodist Hastanesi acil servisine girdiğinde, artık yaşamıyordu.
Ardında 33 film, üç Grammy ödülü, dünya genelinde yüz milyonun üzerinde satan
130’un üzerinde albüm ve single, ayrıca 35 milyon dolarlık bir servet bırakan
20. yüzyıl popüler kültürünün kralı, sadece 42 yaşındaydı.
HASTANEDE OTOPSİ
Yakınlarının talebi üzerine, Baptist hastanesi yönetimi otopsi yapılmasına karar
verdi ve durumu Tennessee eyaleti adli tabibi Dr. Jerry Francisco’ya bildirdi.
Dr. Francisco, hastane dışına birikmiş kalabalığı öne sürerek, cenazeyi morga
taşımak istemedi. Otopsinin hastane patologları tarafından yapılmasını,
kendisinin gözlemci olarak katılacağını söyledi. Dr. Eric Muirhead ve Dr. Noel
Florredo otopsiye saat 19’da başladı.
Dört saat sonra Dr. Francisco, ilk açıklamayı yaptı. Gazetecilere otopsinin
tamamlandığını, ölüme kalp vuruşlarındaki bir düzensizliğin yol açtığını
söyledi. "Tansiyon yüksekliği nedeniyle tedavi görüyordu. Kalp damar
çeperlerinde kalınlaşma görüldü. Kalbinin durmasının nedeni bunlar olabilir"
diye sürdürdü doktor. "Kesin sonucun eldesi, birkaç gün ya da birkaç hafta
sürebilir. Hatta hiç anlaşılmayabilir. Üç saat süren otopside başkaca bir
hastalığın ya da uyuşturucu madde kullanımının bulgularına rastlanmadı," diye
ekledi. Elvis hayranları, uyuşturucu yüzünden ölmediğine sevindiler.
RAPORLAR SAKLANIYOR
Elvis’in ölüm haberi ve nedeni hızla bütün dünyaya yayıldı. Tabii geldi, bizi de
buldu. Dr. Francisco’nun söyledikleri garibimize gitmişti. Vücut sıvılarında
uyuşturucu aranması bir, hatta birkaç gün süren bir işlemdi. Nasıl olur da,
otopsinin hemen ardından, uyuşturucudan ölmediği açıklaması yapılıyordu. Bir
şeylerin üzeri mi örtülüyordu?
Yaz boyunca Elvis’in otopsi ve toksikoloji raporunun açıklanması boşuna
beklendi. Ekim sonuna doğru, Baptist Hastanesi patologlarının, Elvis’in ölümüne
uyuşturucunun yol açmış olabileceğinden söz ettiği dedikoduları yayılınca, Dr.
Jerry Francisco, ikinci kez basına bilgi verdi: Patologların yanıldığını, alınan
kan ve idrar örneklerini Tennessee Üniversitesi Memphis Tıp Fakültesi’ne
gönderdiğini, burada gerçekleştirilen ayrıntılı toksikolojik analizde uyutucu ya
da uyuşturucu maddeye rastlanmadığını bildirdi. Kalbinin normalin iki katı
büyüklüğünde olduğunu, bu bulgunun tansiyon yükselmesine bağlı kalp hastalığının
bir kanıtı olduğunu belirtse de, ne otopsi, ne de toksikoloji raporunu
paylaşmaya niyetliydi. "Bu adli bir olay değil. Otopsi, hastane yönetiminin bir
tercihiydi. Özel otopsi raporları açıklanamaz" dedikçe, kafalardaki soru
işaretleri daha da artıyordu.
KANINDAKİ İLAÇLAR
Elvis’in ölümünden bir yıl sonra, otopsiyi yapanlar beklenmedik bir açıklamada
bulundular. Cesetten aldıkları vücut sıvılarının ve iç organ parçalarının sadece
bir bölümünü eyalet adli tabibine teslim ettiklerini, kalanını gizleyerek,
dünyaca ünlü özel bir kuruluşa, Van Nuys’daki Bio-Sciences toksikoloji
laboratuvarına gönderdiklerini söylediler. Yönergelere aykırı bu davranışları
nedeniyle, rapordaki akıl almaz bulguları saklı tutmak zorunda kaldıklarını
bildirdiler. Elvis’in vücudunda, hiçbiri tek başına ölümcül düzeyde olmamakla
birlikte, kodein, morfin, amfetamin dahil olmak üzere, çoğu reçeteye tabi, 10
kadar ağrı kesici, uyarıcı ve uyku ilacı bulunmuştu. Alkol yoktu.
Bunun üzerine bir eyalet yargıcı, Elvis Presley’in otopsi raporunun
açıklanmasını emretti. Raporda Elvis’in kalbinin 520 gram olduğu kayıtlıydı.
Elvis’in boyunda ve kilosunda bir erkeğin kalbi normalde 400 gram civarında
olur. Dr. Francisco, normalin iki katı demişti. Hiç de öyle değildi.
Kalp kaslarında bir farklılaşma yoktu, vücudunda ödem yoktu, damarlarında taze
oluşmuş bir pıhtı yoktu, damar çeperleri normaldi, beyninde kanama yoktu.
Kısacası, eyalet adli tabibi gibi, otopsinin hemen ardından, ölümü tansiyon
yükselmesine bağlı kalp durmasına bağlamak olanaksızdı.
Dr. Francisco, bir yandan otopsiyi yapanları, diğer yandan Bio-Sciences
laboratuvarını sonuçları çarpıtmakla suçladı ve ilk açıkladığı ölüm nedeninde
ısrarcı oldu. Bu ithamlardan kurtulmak isteyen Bio Sciences, elinde kalan
örnekleri Utah Üniversitesi’nin ünlü toksikoloğu Dr. Bryan Finkle’e gönderdi.
Finkle, Elvis’in organlarında 11 ilaç etkin maddesi buldu. Daha önce de
saptandığı gibi, hiçbirinin düzeyi tek başına öldürmeye yetmezdi, ama kimileri
uyarıcı, kimileri uyuşturucu etkiye sahip bu ilaçların art arda alınması sonucu,
kalbin durması işten bile değildi.
AİLE DOKTORU MAHKEMELİK
Dr. Francisco, resmi söyleminden hiçbir zaman vazgeçmedi. O vazgeçmese de,
Memphis Tabipler Odası, Elvis’e bu ilaçları veren 10 yıllık doktoru George
Nichopoulos’u üç ay meslekten men etti ve mahkemeye verdi.
1980’de doktor Nick (Memphis’te herkes ona kısaca Nick derdi), Elvis Presley,
Jerry Lewis ve 12 başka hastasına, gereğinden fazla ilaç yazmaktan yargı önüne
çıktı. Doktorun 1977’de Elvis’e, 5 bin dozun üzerinde amfetamin, barbitürat,
narkotik, laksatif ve hormon reçetesi yazdığı anlaşıldı. Ancak doktorlar ve
toksikoloji raporları arasındaki çelişkiler nedeniyle, ölümünden sorumlu
tutulamadı.
Aslında Dr. Nick, Elvis’e bu ilaçları verdiğini kabul ediyor ve bu davranışını
çok basit bir biçimde açıklıyordu. Elvis, 20’li yaşlarından bu yana amfetamin
bağımlısıydı. Ona bu reçeteleri yazmasaydı, yasal olmayan yollarla çok daha
tehlikelilerini alacaktı. O yazmasaydı, aynı ilaçları verecek nice başka doktor
vardı. Ne yaptıysa iyiliği için yapmıştı. Jüri ona inandı ve suçsuz buldu.
Dr. Nick’in başı, ileriki yıllarda Tabipler Odası’yla aynı nedenlerden ötürü
tekrar tekrar derde girdi. Her seferinde gereğinden fazla ilaç yazdığını kabul
etti. 1995’te hekimlik yapması tümüyle yasaklandı. Şimdilerde, Federal Express
şirketi elemanlarının sağlık sigortalarına sundukları doktor reçetelerinin
geçerliliğini inceleyerek hayatını kazanmaya çalışıyor ve onu savunan
avukatlarına borçlarını ödüyor.
ELVIS YAŞIYOR MU?
Bazı çevreler, Elvis’in hálá yaşadığına inanır. Hatta dünyanın değişik
ülkelerinde onu gördüğünü ileri sürenler, aldıkları mektupları bilirkişilere
götürerek inceleten ve Elvis’in el yazısı olduğuna dair rapor alanlar bile
olmuştur. Öldüğü gün, Elvis’e çok benzeyen John Burrows adında birinin, nakit
para ödeyerek Buenos Aires’e gidiş bileti almış olması, Elvis’in de, aynı adı
FBI’ın bir daveti üzerine Washington’a giderken kullandığının bilinmesi
(tanıdığı ünlülerin yasadışı davranışlarını ihbar etmeyi teklif ettiği
söylenir), yaşadığına inanılmasının bir diğer nedenidir.
Aslında Elvis’in yaşayıp yaşamadığını kanıtlamak çok basit. 1 Mayıs 1967’de
evlendiği Priscilla Beaulieu ve dokuz ay sonra doğan kızları Lisa Marie (1994’te
Michael Jackson ile kısa süreli bir evliliği var) hayattalar. Memphis’te
otopsinin yapıldığı Baptist Hastanesi patoloji bölümünde de, Elvis’in beyni,
kalbi ve bazı diğer içorganlarının parçaları hálá korunuyor. Basit bir DNA
analiziyle bu parçaların Elvis’e ait olup olmadığı anlaşılır. Daha sonra,
Elvis’in kalpsiz ve beyinsiz biçimde etrafta dolaştığını iddia edenler çıkarsa,
artık onların bileceği iş.
Reçeteli ilaç bağımlılığı uyuşturucuyu geçti
Elvis Presley’in Başkan Nixon’a gidip narkotik polisi olmak istediği yıllarda,
kırmızı, yeşil ya da normal reçeteye tabi ilaçların, tedavi dışı amaçlarla
kullanımı pek yaygın değildi. Nitekim, Elvis’in kanındaki ilaçları almasını
gerektiren değişik hastalıklarının olduğu biliniyor. Sorun, birarada ve
gereğinden fazla verilmesindeydi.
Yıllar içinde bu ilaçlar, yasadışı uyuşturucu ve uyarıcıların yerini almaya
başladı. Nihayet, geçen yıl, dünyanın bazı ülkelerinde, eroin, kokain, Ecstasy,
metamfetamin kullanımını geçti. Hatta kimi ülkelerde narkotik ve/veya psikotrop
maddeleri içeren müstahzarlar, bağımlıların ilk tercihi oldu.
13 üyesinden biri olduğum Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol
Kurulu, bu duruma gelineceğini yıllardır dile getirdiği halde, hükümetlerin
yeterli önlemleri almadığını gözlüyoruz. Türkiye dahil birçok ülkede bu ilaçlara
reçetesiz ulaşmak, ayrıca internet üzerinden satın almak mümkün. Kimi ülke
emniyet güçleri, ilaç kaçakçılığıyla mücadelenin yollarını bilmiyor, toplumlara
bu ilaçların çok tehlikeli olabileceğini anlatamıyor. 2006 yılı raporumuzda da
bu sorunun altını çiziyoruz.
ABD, kokain kullanımını azaltmaktan mutlu. Buna karşılık reçeteye tabi ilaç
bağımlılarının sayısı, son beş yılda ikiye katlanarak 15 milyonu aştı. Lise son
sınıf öğrencilerinin yüzde 5.5’inin oksikodon, 7.4’ünün hidrokodon (her ikisi de
kodein türevi ağrı kesici) bağımlısı olduğu biliniyor.
AVRUPA DA BU DURUMLA BOĞUŞUYOR
Afrika, Güney Asya ve Avrupa da benzeri durumla boğuşuyor. Bir ağrı kesici olan
pentazosin, Nijerya’da damar içi yolla en sık kullanılan ilaçların başında
geliyor. Yine bir ağrı kesici olan ve uyuşturucu madde bağımlılığının
tedavisinde kullanılan buprenorfin, Hindistan’ın pek çok bölgesinde damara
enjekte edilen başlıca uyuşturucu haline geldi. Ülkeye, Fransa ve İskandinav
ülkelerinden yasadışı yollarla sokuluyor. Fransa’da üretilen buprenorfin’in (Subutex)
yüzde 20-25 kadarının yasadışı piyasalara kaydığını bilmekteyiz.
Reçeteye tabi ilaçlara talep öylesine yükseldi ki, artık sahteleri üretilir
oldu. Kuzey Avrupa ülkelerinin flunitrazepam (Rohypnol) gereksinimi giderek
artan biçimde sahtesiyle karşılanıyor. Kuzey Amerika’nın yasa dışı piyasaları
sahte Oxycontin tabletleriyle dolup taşıyor.
Kaçak ilaçların, semt pazarları, açık pazarlar, ilaç satışı yetkisi olmayan
dükkanlarda tüketiciye sunulduğu, DPT’nin 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda yer
almıştı. Kaybolan reçeteler ve çalınan sağlık karnelerine, İstanbul, Mersin ve
Gaziantep’te yakalanan sahte ilaçlar eklenince, konu geçen yıl TBMM’nin
gündemine geldi. Etkin bir mücadeleye gereken yasal düzenlemelerin eksiklikleri
giderilmeye çalışılıyor.
Hekim denetimi olmadığında, reçeteli ilaçların, hele sahtelerinin kullanımı
ölüme yol açabilir. Aynı anda çok sayıda ilacın alınması, ilaçla birlikte alkol
kullanılması ya da bir ilacın etkisinden kurtulmak için bir diğerininin
kullanılması ise, çok daha tehlikelidir. Avrupa ülkelerinin birçoğunda, ABD ve
Kanada’da ilaca bağlı ölümlerin sayısındaki artış, kaygılarımızın yersiz
olmadığını kanıtlıyor.
|
Konser
& Faaliyet & Medya
|
ElvisTürk
Ne Zaman, Nerede?
|
|
2007 Elvis
Haftası'nda Memphis'e Gittik... Yazı Dizimiz...
ELVISTURK
5 YAŞINDA!
|
|
Anketimize katılan 15 üyemiz 2'şer adet "Elvis Ayracı" kazanıyor... |
Bu
ürün ile ilgili herşeyi ve önceki anket sonuçlarını aşağıya
tıklayarak okuyabilirsiniz. |
Eğer üyemiz
değilseniz Üyelik
Formu'na tıklayarak ücretsiz
olarak üye olabilirsiniz...
|
|
|
|